8 Aralık 2012 Cumartesi

Too Big To Fail Filmine Genel Bakış


    Too big to fail’de 2008 yılında ekonominin çöküşünü ve Hazine Bakanlığı ile New York borsa merkezi arasındaki gizli anlaşmaları ve bu anlaşmaların ekonomiyi nasıl daha da kötü hale getirdiğine değinilmiş. Filmin odak noktası konumunda Amerikan Hazine Bakanlığı’nda o dönem görev alan Henry Paulson var. Klasik Hollywood yapımı olmaktan öte gerçekleri tamamen yansıttığı düşünülen bu filmde olayların kurgulanışı ve karakterlerin üstlendiği roller özenle ve büyük bir uğraşla hazırlanmış gibi.

Filmin başlarında Lehman Brothers’ın iflasını açıklamasına neden olan gelişmeler ele alınmış. Daha sonraları Henry Paulson’ın yanlış kararlarıyla ekonominin çöküşünü hızlandırışı ve dünyanın en büyük sigorta şirketi olan A.I.G şirketinin zarar vermeye başlamasıyla durumun ciddiyetini anlaması ve çöküşün durdurulması için daha kapsamlı bir kurtarma ya da kendi değimiyle kurumsal yardımın gerekliliğinin farkına varması yer alıyor.

Lehman Brothers’in iflasının önüne geçmek için önce H. Paulson sermaye artırımında bulunması için Bay Fuld’a baskı yapıyor. Ancak elinde para bulunmayan şirket zaten bunu gerçekleştiremeyecektir. Süreç ilerlerken Warren Buffett’ten yardım isteme fikri ortaya atılıyor ve buradan da sonuç çıkmıyor. İngiltere’nin en büyük ticaret bankası Barclays’da fiyatı çok yüksek bulduğu için geri adım atıyor. Kötü giden durumdan haberdar olduklarını ve bu durumu gidermek için ellerinden geleni yapıyormuş gibi göstermek amacıyla şirketin önemli iki ismi Erin Callan ve Joseph Gregory Lehman Brothers şirketinden kovuluyorlar. Daha sonra Koreliler ile bir pazarlığa oturan Fuld ve ekibi bu girişimden de başarısızlıkla ayrılıyor.

Fuld “Lehman Brothers bir Bear Stearns değil. Bizim büyük bir işimiz var. Emlak geri dönecek. Bu şirketi kimseye vermiyorum.” Bu sözler dik başlı olan Fuld’un şirketini ucuza bırakmak istemediğini ve emlak sektörünün tekrar eski haline gelip şirketin eski gücüne kavuşacağına inancının tam olduğunu gösteriyor.

Piyasa Fannie ve Freddie’nin kamulaştırılmasından sonra Lehman Brothers’ın da aynı şekilde kurtarılacağını beklerken H. Paulson daha çok özel sektör çözümü üzerine çalışmayı yeğliyor.

Meril Lynch Amerikan yatırım bankasının Bank of America’ya satılması Lehman Brothers’ın yalnız bırakıldığını ve tek çıkar yolunun Barclys’da olduğunu gösteriyor. Barclyas ile tam anlaşıldı derken denetleme kurulu bu satın almaya onay vermiyor ve tekrar başa dönülüyor.

 “TARP planı : Troubled Asset Relief Program
(Zordaki Yatırımları Rahatlatma Programı) T.A.R.P.
*Biz böyle diyoruz. *Bu senin önergen mi? *Konu zaten açık durumda. *Burada sadece üç sayfa var. *Bir şeyler mi kaybettim? *Hayır. *Sadece aceleyle boş bir çek istiyorlar. *Hepsi bankalar için. *Evini kaybeden sıradan vatandaş için bir kuruş yok mu? *Bu hurda öneriyi görmezden geleceğim. Sadece bankalar için senin içinde. *Bizden 700 Milyar doları sana verip güvenmemizi mi istiyorsun? *Bunun geldiğini nasıl göremediniz? *Eğer kasedi geri sarmak isterseniz yaparız. Ama şimdi elimizde olmayan tek şey zaman. Piyasayı rahatlatmak için bu akşam duyurmamız gerekiyor. Haftaya da yasanın geçmesi gerekiyor.

 ***Ben bütün akademik kariyerimi büyük buhranı inceleyerek geçirdim. Büyük buharının başlamasının nedeni borsanın çöküşüydü, ama genel ekonomide yaptığı etki kredi bozulması oldu sokaktaki vatandaş borç para alamaz hale geldi hiçbir şey yapamaz hale geldi ne ev alabildi, ne iş açabildi, ne de raflarını dizebildi. Kredi modern ekonomi yaratma imkanı var, ama kredi eksikliği ekonomiyi yok etme gücü var, ani ve kesin bir şekilde. Eğer cesur ve hızlı bir şekilde harekete geçmezsek, 1930 büyük buhranını yeniden yaşarız, ancak bu sefer çok daha kötü olur. Bunu şu anda yapmazsak Pazartesi bir ekonomimiz olmayabilir. “

***TARP planı Paul Robin Krugman konuşana kadar ciddiye alınmıyor. Ancak ondan sonra bu plan devreye giriyor. Bankalara verilen 250 milyar doların gerçekten bankalar tarafından kredi olarak yatırımcılara verilip verilmediği ise aşikâr, krizin daha da yayılmasına neden olduğu da bir gerçek.

Görüldüğü üzere 2008 yılı insanların hayatını tam anlamıyla etkilemiş ve bir daha eskisi gibi olamayacak kadar kötü bir duruma getirmiştir. Kapitalist bir sistem her zaman krizlerle beslenir. Doğasında vardır. Kapitalist sistem krizler üzerine kuruludur ve bu sistem hayatımızda var olduğu sürece zenginlerin daha da zengin yoksullukla mücadele edenlerin ise artık yok olma sürecine gireceğini unutulacaklarını görmemek için çoğunluğun yaptığı gibi at gözlüklerimi takıyorum ve sistemin kölesi olmaya devam ediyorum.